(0212) 291 30 80
Sosyal Medya Hesaplarımız

Bebeklerde Sık Görülen 6 Sağlık Sorunu

19 Temmuz 2013
70.263 kez görüntülendi
Bebeklerde Sık Görülen 6 Sağlık Sorunu

Pamukçuk: Özellikle yenidoğan döneminde en sık görülen ağız içi enfeksiyonudur. Bebeğin damağında, yanaklarının iç yüzeyinde ve bazen de dilinde ve dişetlerinde görülür. Üstü kabuklu, lora benzeyen, pütürlü, beyaz lekeler şeklindedir. Kabuklar kalktığında alttan kırmızı bir bölge ortaya çıkar ve kanar. Bebeğinizde pamukçuk olduğunu anlarsanız hemen doktorunuzu aramanız gerekir. Pamukçuk tehlikeli bir sağlık problemi değildir ancak bebeğinize çok fazla acı vereceğinden beslenmesine engel olabilir. Bu dönemde bebeğinizin ağız temizliğini, doktorunuza danışarak, onun önereceği şekilde karbonatlı su ile yapabilirsiniz. Pamukçuğun etkeni candida albicans isimli mantardır. Doktorunuz gerekli durumlarda, birkaç gün kullanılmak üzere, yan etkisi olmayan anti-mantar damlaları kullanmanızı önerebilir. Eğer bebeğinizi emziriyorsanız göğüslerinizin temizliğine özellikle dikkat etmeli; bebeğiniz biberon veya emzik kullanıyorsa bunları da uygun şekilde temizleyip, sterilizasyonunu yapmalısınız.

Fizyolojik sarılık: Sarılık, yenidoğan bebekte en sık görülen ve “bilirubin” isimli sarılık yapan maddenin toksik etkileri nedeniyle hem çocuk doktorlarını, hem de aileleri korkutan bir sorundur. Yenidoğan sarılığı, “plazma bilirubin” düzeylerinin cilt ve gözün beyaz kısmında sararmaya neden olacak şekilde yükselmesidir. Birçok bebekte gözle görülebilir bir sarı rengin ortaya çıkması için bilirubin düzeylerinin 5 mg/dl veya üstüne çıkması gerekir.

Bebeklerde fizyolojik sarılıkta bilirubin yükselmesi ve sarılık tablosunun görülmesinin iki devresi vardır. “Faz 1” denilen birinci devre ilk 3 günlük devredir. Bilirubin giderek yükselir ve üçüncü günde pik yapıp, beşinci güne kadar da giderek düşer. Birinci devreyi takiben bilirubin iki hafta kadar 2 mg/dl civarında sabit kalır ki bu dönem ikinci devre, “faz iki” olarak isimlendirilir. Anne sütüyle beslenen bebeklerde formül mama ile beslenen gruba göre “faz 1” ve “faz 2” daha uzamaktadır. Düşük doğum ağırlıklı bebeklerde, bilirubin değerleri daha yüksek değerlere ulaşır (10-15 mg/dl) ve sarılık süresi 4 hafta kadar uzar.

Ayrıca bazı ailelerde fizyolojik sarılık daha fazla oranda görülür:

  • Bir önceki kardeşte sarılık olmuşsa yeni bebekte sarılık olma riski yüksektir.
  • Diyabetik annelerin bebeklerinde sarılık riski daha fazladır.
  • Anne yaşı ileriyse sarılık riskinin fazla olabileceği de akılda tutulmalıdır.
  • Bebek doğduktan sonra kordon geç klemplenirse bebeğe daha çok kan geçer ve sarılığa yol açabilir. Forseps ve vakum uygulanması da sarılık riskini artırır.
  • Bebeğin düşük ağırlıklı ve prematüre olması sarılık riskini artırır.
  • Bebek yeterli kalori alamazsa bilirubin değeri yükselir. Bu nedenle yenidoğan bebeğin hemen anne sütüyle beslenmesi bilirubin düzeyinde aşırı artışı önler. Yine yeterli beslenemeyen, gerekli günlük kaloriyi alamayan bebeklerde, bebek sarılığı nedeniyle fototerapiye (ışık tedavisi) konsa bile daha yavaş düşme olur. Bebekte çinko eksikliği de sarılık riskini artırmaktadır.

Fizyolojik yenidoğan sarılığına gerekli önem verilmeli, bebekte bilirubin düzeyi dikkatle takip edilmelidir. Gerekirse bebek fototerapiye alınmalıdır. Anne sütüyle erken beslenme çok yardımcıdır. Bebeğin ağırlığı, gebelik süresi, anne adayının yaşı ve bebeğin prematüre olup olmamasına göre, bilirubin düzeyleri dikkate alınarak uygulanacak tedavi yaklaşımları değişiktir.

Gözdeki akıntılar ve çapaklanmalar: Bebeğiniz doğduktan sonra ilk göz bakımı hastanede yapılacaktır. Evde bebeğinizin gözlerine özel bir bakım yapmanız gerekmez. Ancak eğer bebeğinizin gözlerinde çapaklanma olursa, günde bir defa kaynatılmış, ılıtılmış suyla ıslatılmış steril gazlı bez ile göz pınarından dışarıya doğru tek bir hareketle silin. Diğer göz için yeni bir gazlı bez kullanın. Eğer bebeğinizin göz kapaklarında ödem, silindiği halde tekrarlayan sarı – yeşil renkli çapaklanma ya da akıntı olursa mutlaka doktorunuza danışın. Çünkü bunun nedeni konjuktivit olabilir ve bu durumda doktorunuzun önereceği antibiyotikli bir damla kullanmanız gerekir.

Yenidoğan bebekte henüz gözyaşı salgısı yoktur, yaklaşık 1 aylıkken başlar. Bir gözün devamlı akması gözyaşı kanalında tıkanıklık işaretidir. Tıkalı olan kanal boyunca, masaj yapmanız gerekecektir. Masajı, ellerinizi yıkandıktan sonra, parmaklarınızı bebeğinizin burun kökünden burun ucuna doğru indirerek yapmanız gerekir. Günde 3 kez, 10’ar defa bu hareketi yapmanız yeterli olacaktır.

Üst solunum yolu enfeksiyonu: Çocuklarda olduğu gibi bebeklerde de en sık rastlanan hastalıklardan birisi üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Ancak sanılanın aksine nedeni “bebeği üşütmek” değildir. Değişik  mikroplar, virüsler ve bakteriler bu hastalıklara sebep olurlar. Bebeklerde görülen üst solunum yolu enfeksiyonları ciddiye alınmalıdır çünkü akciğerler, kulaklar gibi vücudun pek çok bölgesi bu hastalıktan etkilenir.

Korunmada en önemli önlem ellerin sabunla yıkanmasıdır. Böylece hasta kişilerin salgılarının ağız, burun gibi enfeksiyon giriş yollarına bulaşması önlenir. Yine öksürme ve hapşırma sırasında ağzın kapatılması ve hasta kişilerin kağıt maske kullanmaları da damlacık yoluyla bulaşmayı ortadan kaldırır. Evde ve kapalı ortamlarda sigara içilmemesi enfeksiyon sıklığını belirgin olarak azaltır. Anne sütü alan çocukların daha az üst solunum enfeksiyonuna yakalandıkları belirtilmektedir. Tekrarlanan A gurubu beta hemolitik streptokok enfeksiyonlarında aile bireylerinin tümüne boğaz kültürü yapılması ve evde taşıyıcı kişi varsa, saptanarak tedavi edilmesi, bu bakteriyel enfeksiyondan korunmada oldukça önemlidir.

Virüslerin neden olduğu üst solunum yolu enfeksiyonu belirtileri;

  • burun tıkanıklığı ve akıntısı,
  • ateş,
  • öksürük yanında hapşırma,
  • geniz akıntısı,
  • boğazda yanma-ağrı,
  • bazen gözlerde sulanma ve çapaklanma,
  • halsizlik ve
  • iştahsızlıktır.

Bebeğinizi rahatlatmak için aşağıda sıralayacağımız tedbirleri alabilirsiniz. Ancak özellikle bu bebeğinizin ilk üst solunum yolu enfeksiyonu ise, bebeğiniz 3 aylıktan küçükse, ateşi aniden yükselir ve 38 derecenin üstünde seyrederse, sürekli öksürüyorsa, nefes almakta zorlanıyorsa, burnundaki akıntının rengi koyu yeşilse, kulaklarını tutarak ağlıyorsa, uyuyamıyorsa ve besleyemiyorsanız hemen doktorunuzu aramanız gerekir.

  • Bebeğinizin burun içi temizliğini düzenli olarak yapın. Ancak canını acıtmamak için, eğer içeride biriken salgılar sert ise temizlikten önce serum fizyolojik damlatarak yumuşatın. Doktorunuza danışarak dekonjestan adı verilen burun açıcıları kullanabilirsiniz.
  • Burun kenarında oluşabilecek tahrişleri önlemek için vazelin türü kremler sürebilirsiniz.
  • Özellikle bebeğinizin odasının nemli olmasına dikkat edin. Odadaki radyatörün üzerine ıslak bir havlu koyarak bunu sağlayabilirsiniz. Bu hem bebeğinizin burnunun tıkanmasını önler, hem de rahat nefes almasını sağlar.
  • Uyurken başının bir miktar yukarıda olmasına dikkat edin. Bu nefes almasını kolaylaştıracaktır.
  • Doktorunuza danışmadan, eş-dost tavsiyesiyle asla herhangi bir ilaç kullanmayın.
  • Burun akıntısı ve ateş nedeniyle bebeğinizin vücudu sıvı kaybedeceğinden onu daha sık emzirin ve gerekiyorsa sıvı gıdalar verin. Eğer bebeğinizi emziriyorsanız ve sizde de benzer bir hastalık varsa doktorunuza danışarak, bebeğinize sütle geçmeyen ve ona zarar vermeyecek ilaçları kullanarak emzirmeye devam edebilirsiniz.

Kabızlık: Bebeklerin düzenli ve normal dışkılaması sağlıklı olduklarının en güzel ve basit göstergesidir. Anne karnında sadece anneden aldığı hazır besinlerle beslenen fetus, doğumdan sonra aktif olarak beslenmeye geçer, besin maddelerini sindirir ve bağırsaklar çalışarak dışkılamayı öğrenir. Ancak bebeğin bu yeteneği kazanabilmesi için anne sütü ile beslenmesi gerekir.

Yenidoğan bebekler genellikle yaşamlarının ilk 1 ya da 2 günü içinde “mekonyum” adı verilen koyu renkli ve yapışkan bir dışkı çıkartırlar. Birinci haftadan sonra ise hemen her beslenme sonrası bebeğin dışkılaması normaldir. Bebek 16 haftalık olduğunda dışkı sayısı günde 2 defaya geriler.

Günlük hayatta en sık rastlanan kabızlık nedenleri anne sütünün yetersiz verilmesi ve erken olarak mama ve inek sütü beslenmeye geçiştir. Yenidoğanın 4-6 aylık oluncaya dek sadece anne sütü ile beslenmesi sayesinde bağırsaklar yaşama uyum sağlar ve normal hareket etme düzenine kalıcı bir şekilde kavuşabilir. Ek besinlere ancak bu dönemin sonrasında belirli bir düzene göre başlanmalıdır. Kabız bebeklerin birçoğu yeterli yemek yedikleri halde bazıları meyve ve sebze gibi lifli maddelerden fakir beslenirler. Bu durumda dışkı sertleşir ve bebek dışkılarken zorlanır ve ağrı çeker. Bu acı deneyimin ardından da dışkısını tutmaya başlar. Sonuçta da daha sert, daha kalın ve nadiren kanlı dışkılamaya başlar. Bu kısır döngüden çıkamayan bebeğin iştahı etkilenir, huzursuzluğu artar. Çıkartılamadığı için bekleyen dışkı kitlesi giderek yeni birikimler sonucu büyür ve kalın bağırsak bu kitleyi içine alacak şekilde genişler ve deforme olur.

Kabızlık tedavisinde doktor ve aile tam bir işbirliği içinde olmalıdır. Nedeni doğru olarak saptandıktan sonra doktor bebeğin beslenme yöntemini değerlendirecektir. Çok küçük bebeklerin beslenmesinde anne sütüne ağırlık verilirken yaşla birlikte lifli maddeler yani meyve ve sebzeler öne geçer. Ancak bu önlemlerle iyileştirilemeyen bebeklerde ilaç tedavisi gerekebilir. Ancak bu ilaçların mutlaka bir çocuk doktoru denetiminde kullanılması gerekir. Çünkü doktor önerisine göre uygulanmayan ilaç tedavisi istenmeyen yan etkilere yol açabilir. Kabızlığın bilinçli bakım ve uygun beslenme ile önlenebilir bir sorun olduğu unutulmamalıdır. Önleme ve tedavide en önemli ilaç ise anne sütüdür.

İshal: Anne sütü ile beslenen bebeklerde daha az görülse de, diş çıkarma, beslenme düzenindeki herhangi bir değişikliğe karşı tepki, geçirilen herhangi bir hastalık ya da kullanılan herhangi bir ilaç nedeniyle bebeğinizde ishal durumu söz konusu olabilir. Bebeğiniz sık ve sulu dışkılamaya başlar. Kimi zaman sümüksü kıvamda dışkı ve kusma da görülebilir. Ortaya çıkış nedenine bağlı olarak tedavi şekli değişmekle birlikte, ishalin en genel tedavisi beslenme düzenindeki düzenleme ile yapılır.  Bebeğinizin bir-iki kere sulu dışkı yapması pek önemli değildir ama bu sürenin uzaması durumunda, ishale ateş ve kusmanın eşlik ettiği, bebeğinizin iştahsız olduğu durumlarda mutlaka doktorunuza başvurmanız ve doktorunuzun onayını almadan hiçbir ilaç kullanmamanız gerekir. Bebeğinizi rahatlatmak için evde aşağıdaki tedbirleri alabilirsiniz:

·         İshal nedeniyle bebeğinizin vücudunda sıvı kaybı olacaktır. Bu kaybı takviye etmek için bebeğinize sık sık sıvı gıdalar verin. Ancak hazır meyve sularından uzak durun.

·         Eğer bebeğiniz katı besinlerle besleniyorsa buna devam edin. Özellikle patates, muz, makarna gibi nişastalı gıdalar ishalin geçmesine destek olur. Ancak eğer bebeğinizde ishalle birlikte kusma da varsa, kusma durumu ortadan kalkana kadar katı gıda vermeyin.

·         Genellikle 2-3 gün içinde durum normale dönecektir. Ancak birkaç gün daha beslenme düzenine dikkat edin.

·         Bebeğinizin poposunu tahrişten korumak için her dışkılamadan sonra, bekletmeden bezini değiştirin ve her alt değişiminde pişik kremi sürün.

 

Reklam